19 Ağustos 2013 Pazartesi

Marduk Gezegeninin Keşfi Ne Anlama Gelir?

Marduk’un keşfedilmesinin yirmi yılı aşkın bir tarihi vardır. Keşfin öyküsü, NASA’nın 1983 yılında ikinci bir Güneş sisteminin var olup olmadığını görmek için IRAS isimle uyduyu uyzaya göndermesiyle başladı.
Aylar sonra IRAS, Güneş sisteminden elli bilyar mil uzaklıkta olan devasa bir gezegen keşfetti. Bu şaşırtıcı keşif, 21 Aralık 1983’te Washington Post gazetesinin birinci sayfasına “Gizemli Bir Gök Cismi Keşfedildi” başlığıyla haber oldu.
Marduk’un IRAS uydusu tarafından keşfedilmesinden yedi sene önce Azeri yazar Zekeriya Sitchin, Sümerlilerin binlerce sene önceden kalan tabletlerini okuyarak her 3,600 senede bir Güneş sistemini ziyaret eden Marduk hakkında 12. Gezegen adlı kitabı yayımlanmıştı.
Sümer yazıtlarına göre, Marduk’un uydularından biri, binlerce sene önceki bir ziyarette Tiamat adındaki bir başka gezegene çarparak bugün Mars ile Jüpiter arasında bulunan Asteroit Kuşağının oluşmasını sağladı.
Marduk’un dünyadan ilk olarak görülmesi ise 21 Ekim 2003’te Kaliforniya’daki Mount Palomar Gözlemevi’nden 1,22 metre boyundaki Oschin teleskopuyla oldu. Senelerce bu gökcismini gizliden gizliye takip eden Valitkan Astronomi Merkezi sonunda konuyu ele almak üzere on dokuz ülkenin bilim insanını bir araya getirdi.
Marduk, astronomlar tarafından 2003-UB-13 olarak adlandırıldı. Marduk hakkında yazılmış en ünlü kitabın sahibi Zecharia Sitchin’e göre gezegenin yedi uydusu bulunuyor.
Nam-ı diğer Nibiru ve Eris hakkında en ünlü ikinci kitabın yazarı ise Andy Lloyd’dur. Lloyd’a göre Güneş’in ölü ikizi olan Kara Yıldız sistemi, Marduk dahil olmak üzere yedi  gezegen içeriyor. Bu gezegelerden altıncısı altı bin sene önce Sümerlilere hayat veren uzaylı tanrılar olduğu öne sürülen Annuaki’nin yaşadığı dünya benzeri bir gezegendir.  Kara Yıldız sisteminin son ve yedinci gezegeni Marduk ise, Lloyd’a göre yedi uydusu ve arkasında kuyruk gibi uzanan uzay enkazıyla bir savaş üssü hatta savaş gemisi görevi görünüyor.
Her ne kadar bilim adamları henüz üzerinde bir görüş birliğine  varmamış olsalar da Marduk’unyaklaşmasının dünya üzerinde de ciddi etkilerinin olabileceği belirtiliyor. Bunların başında ise yerküreyi zararlı ışınlardan korumak gibi hayati bir işlevi de olan manyetik alanın etkilenmesi geliyor.
Marduk’un manyetik alan üzerinde ciddi bir sapmaya neden olması neticesinde devasa dalgaların oluşmasından, şiddetli depremlerin görülmesinden, volkanların faaliyete geçmesinden ve yıkıcı hortum ile fırtınaların ortaya çıkmasından korkuluyor. Bu kadar ciddi sonuçlarının olmasından korkulan bu gökcismini bu kadar yakından takip eden ilk kuşak elbette ki biz değiliz. Mayalar, yarattıkları bir takvimde Marduk’un seyrini ve Güneş Sistemi’ne girişine de yer verdiler.
Söz konusu bu Haab takviminin sona erdiği gün ise Marduk’un gelişini gösteriyordu. Bu  takvimin son günü gregoryan takviminde yani şuan bizim kullandığımız  modern takvimde 21 Aralık 2012’ye denk geliyor. Mayalara göre Haab takviminin sonuyla beşinci Güneş Dönemi sona erecek ve insanlık altıncı Güneş Dönemine girecek. Bazı uzmanlar, Haab takviminin sona ermesiyle dünyanın kendi ve Güneş etrafında dönüş  süresinin değişeceğini yani bir başka deyişle bir gün ve bir yılın uzunlıklarının değişeceğini savunuyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder